Rastgelelik sosyal hizmetlerinden faydalanabilmek için oturum açmalısınız. Oturum Aç | Kayıt Ol

Powered by Hemen Tasarım

Rastgelelik sosyal hizmetlerinden faydalanabilmek için oturum açmalısınız. Oturum Aç | Kayıt Ol

Powered by Hemen Tasarım

Göktürkçe: Türk Alfabesi

Diğer Wikilerden daha özgür.

İçindekiler

Türklerin eski devilerde konuştuğu ve yazdığı ilk Türk alfabesi ve dilidir.

Birçoğu Runik yazılarıyla karıştırmakta ve Avrupalılar Göktürkçe’den habersiz bu damgalara Runik yazısı demektedir.
Türk Alfabesi, diğer adıyla Orhun Alfabesi, tarihin bilinen en eski alfabesi olma özelliğini taşır. Tarih kaynaklarında izine sıkça rastlanan bu alfabe yoğun olarak Moğolistan, Kazakistan, Çin coğrafyasında görülmesinin yanında İskandinav ve Latin ülkelerinde, hatta Roma dönemindeki kalıntılarda da görülmektedir. 
Antik Türk Alfabesinin bu denli geniş bir coğrafyada görünüyor olması bir tesadüf ya da yanılgı değil bilakis bu köklü alfabenin tarihin en eski devirlerinden bu yana kullanılıyor olması ve bu yazıyı kullanan toplumların kendi kültürlerini göç ettikleri coğrafyalara da taşımış olmasından kaynaklanmaktadır. 
Antik Türk Alfabesinin kökenine indiğimizde karşımıza ilk olarak Göktürk döneminde yazılmış Orhun abideleri çıkacaktır. Bu yazıtlar Göktürk ve Uygur Devletleri döneminde bilge kişilerce yazılmış, daha çok hükümdarlar ve ülkenin geçmişi hakkında bilgiler içeren kitabe şeklindeki yazılardır. Bu yazıtlar M.s. 550’li yıllarda yazılmış, günümüze kadar orijinal halleriyle okunabilecek şekilde bulunur durumdadır. 

Orhun abidelerinde karşımıza çıkan Türk Alfabesi, daha eski dönemlere gidildiğinde Kurgan adı verilen anıt mezarlarda silah ve eşyalar üzerine yazılmış haliyle de karşımıza çıkarlar. Ölümden sonra hayata inanan Türk toplumları, ölülerine çok önem verirler ve önde gelen devlet büyüklerine anıt mezarlar yaparak bu mezarın içerisine sevdikleri eşyaları koyarlar. Yapılan pek çok arkeolojik çalışmada Kurgan mezarlarındaki eşyaların üzerine işlenmiş Antik Türk Alfabesiyle karşılaşmaktayız. 

Tarihin daha eski dönemlerine gittiğimizde “Antik Türk Alfabesi” ne Roma döneminde rastlayabiliyoruz. Roma Medeniyetinin kurulduğu dönemlerde Roma Harfleri olarak gördüğümüz Alfabe’nin kökeni ile ilgili yapılan çalışmalarda bu yazının “FUTHARK” adı verilen biz yazıta dayandırıldığını görüyoruz. Yapılan etimolojik çalışmalarla bu yazının Asya’da karşımıza çıkan Orhun Alfabeleriyle aynı sistem ve grafik detaylarla yazıldığı bilim dünyasınca kanıksanmış bir gerçek olarak karşımızda durur. Zira bu yazının Roma yarım adasına bir Türk Toplumu olan Etrüksler tarafından getirildiği bilimsel olarak doğrulanmış bir tezdir. 

Roma dönemine paralel olarak, özellikle İskandinav ülkelerinde gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkan eşyaların üzerinde de aynı Antik Türk Alfabesinin izlerine rastlıyoruz. Kafkas/Hazar bölgesinden göç eden toplumlarca Avrupa kıtasına taşındığı düşünülen bu yazı kuralı, etimolojik çalışmalarla Türk Alfabesine dayandırılmakta ve bilimsel olarak kabul görmektedir. 

Türk Alfabesinin kökenine indikçe şaşırtıcı bilgiler ortaya çıkmaktadır. Zira Türk Alfabesi olarak karşımıza çıkan Runik alfabenin Sümer Döneminde kullanılan Dünyanın İlk Alfabesiyle büyük ölçekte benzeşmesi şaşırtıcıdır. Bilimsel çevrelerce Sümer Yazıtlarından evrilerek oluştuğu kabul edilen Türk Alfabesinin kökeni, Türklerin kökeninde olduğu gibi Sümer Medeniyetine dayanmaktadır. 
İnsanoğlunun yazıyı bulma serüveni önce Resim Çizme merakıyla ortaya çıkmıştır. Günümüzden 30.000 yıl önce resimler çizmeye başlayan ilk Asya insanları, zamanla çizdiği resimlere anlamlar yüklemeye başlamıştı. Önceleri amaç olan resim, sonraları anlamları ifade etmek için birer araç olarak kullanılmaya başlandı ve semboller haline gelerek okunması amaçlanarak gelişti. Bu gelişim zamanla resimleri sembollere, sembolleri ses anonslarına, bu anonsları da harflere çevirerek alfabe haline getirdi. 

Tarihi bu ilk alfabesi tarih serüveni içerisinde önce Asya İnsanları, sonra Sümerliler, sonra da Asya’ya göç eden İlk Türkler tarafından sahiplenilerek günümüze kadar ulaştırıldı. Doğuda Runik (Orhun Alfabesi) olarak varlığını devam ettiren bu yazı tekniği batıda Latin Alfabesi olarak karşımıza çıkmaktadır.[1]

Göktürk Yazıtları; Türklerin bilinen ilk yazılı belgeleridir. Orkun ırmağı yanıñda bulunduğu için Orkun Yazıtları adı ile de anılır.

1893 yılında Danimarkalı dil bilimci Vilhelm Ludvig Peter Tomsen tarafından, Rus Türklük bilimcisi Vasili Vasilyeviç Radlof’uñ yardımıyla çözülmüş ulayı aynı yılın 15 Aralık günü “Danimarka Kağanlık Bilimler Kurumu’nda” bilim yertinciñe açıklanmıştır.

Özellikleri

  • Arapça gibi sağdan sola yazılır. 
  • Lâtin damgalarındaki gibi büyük, küçük damga ayırımı yoktur.
  • Sözcükler arasına boşluk konmaz; ayırmak için “:” imi kullanılır. Aynı oğurda tümce sonlarına da “:” imi konur.
  • Eski Türkçede “C, F, Ğ, H, J, V” sesleri olmadığından, bunların simgeleyen damgalar da yoktur.
  • Damgalar kalın-ince olmak üzere nitelenmektedir.
  • “d” sesiyle sözcük başlamaz. Türkçede “d” ile başlayan sözcüklerin tümü “t” sesi ile karşılanır. demir > temir,    düzen > tözen
  • “g” sesiyle sözcük başlamaz. Türkçede “g” ile başlayan sözcüklerin tümü “k” sesi ile karşılanır. gelir > kelir,     gezegen > kezegen
  • “h” sesi yoktur, yazılmak istenirse bunu karşılayan ses “k” dir. Bunun yanında “f” sesini “p” simgelerken, “v” sesi için “b” kullanılır. Bunlar varsayım/taplama olmayıp, oğur içinde oluşan evrilmelerin karşıtıdır. ev > eb,  fısıltı > pısıltı,   han > kan (baş+kan > başkan)
  • Ünlü uyumu vardır. Kalın ünlü ile başlamışsa kalın, ince ile başlamışsa ince ile sürer. kelecek (ince ünlülü),   kalacak (kalın ünlülü)
  • Dudak benzeşmesi vardır. Örneğin sözcük “a” ünlüsü ile başlamışsa, “e” ünlüsü ile bitmesi olanaksızdır. Sözcükteki ünlülerin tümü “a” olabileceği gibi eğer başka bir ünlü gelmeli ise, bu kesinkes “ı” sesi olmalıdır. Genel kural şöyledir; a > ı ,  e > i ,  o > u,  ö > ü
  • “o” ile “ö” seslerinde durum biraz ayrıdır. “o>a” ile “ö>e” durumlarının olduğu sözcüklere denk gelinebilir. Nedeni, alınan eklerin “a/e” sesleri ile başlıyor olmasıdır.
  • “o/ö” sesleri yalnızca ilk seslemde olur. Sonraki seslemlerde “u/ü” sesine dönüşür. konuşuruz (o > u),   öpücük (ö > ü)

Yazım Bilgisi

Göktürkçe, kendine ait özel abecesi ile yazılır. Adı, “Göktürk (Orkun) abecesi” dir. Biz kısaca Türk Âbecesi diyoruz. Kökü, kurganda bulunan ulayı İsa’dan önce 5. yüzyılda yazıldığı belirlenen bir betine değin dayanmaktadır.
Âbecede toplam 38 damga bulunur; 4’ü ünlü, 34’ü de ünsüz.
Ünlülerin durumu, Lâtin abecesindekinden ayrıdır. Bir ünlü duruma göre iki ses verebilmektedir. İlk duyuşunuzda bir karışık gelebilir. Fakat bu durum kurallar çerçevesinde olduğundan kolaylıkla ayırt edilebilmektedir.

Göktürk Harfleri

 Göktürk Takvimi | Türk Gezegen ve Ayları

12 Hayvanlı Türk Takvimi: 

Yıllar: 1: Sıçan – Fare, 2: Ud Sığır – Öküz, 3: Bars – Pars, 4: Tavışgan – Tavşan, 5 Lu  – Ejderha, 6: Ilan – Yılan, 7: Yunt – At, 8: Koy – Koyun, 9: Biçin – Maymun, 10: Tabuk – Tavuk, 11: İt – Köpek, 12: Tonguz – Domuz.
Aylar: Bir yılda 12 ay vardı. Aylar birinçay (birinci ay) , ikinçay (ikinci ay), üçünçay (üçüncü ay), dördünçay (dördüncü ay), beşinçay (beşinci ay), altınçay (altıncı ay), yedinçay (yedinci ay), sekizinçay (sekizinci ay), dokuzunçay (dokuzuncu ay), onunçay (onuncu ay), onbirinçay (onbirinci ay) ve onikinçay (onikinci ay) diye adlandırılmıştır.
Mevsimler: Oğlak ay: İlkbahar, Uluğ Oğlak ay: Yaz, Uluğ ay: Sonbahar, Ay: Kış
Türklerde gün isimlerinin yabancı kökenli olmasının sebebi bazı tarihçilere göre; göçebelik sebebiyle Türklerde gün kavramının gelişmemesidir. Türk Takvimi?nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme Çağ adı verilirdi. Bir çağ iki saat, dolayısıyla bir gün de 24 saatdi. Herbir çağ ise sekiz Kehten ibaretti. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü alınırdı.

Göktürk Türkçesi
Üze teŋri basmasar, asra yer telinmeser, Türk bodun iliŋin törüŋin kim artatı udaçı erdi?
Türkiye Türkçesi
Üstten gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim bozabilecek idi?
Tuva Türkçesi
Üstten deer basbas bolza, aldından çer dejilbes bolza, Türk çonnarı, çurttun hooyluzun kım üreer? [2]

“Ne Mutlu Türküm Diyene”

Ünlülerin kullanımı

 ilen 

i

 damgalarının verdikleri sesi anlamak için, sözcüğün yapısına bakılır. Sözcük kalın ünsüzlerden oluşuyorsa “a – ı” seslerini verirken, ince ünsüzlerde “e – i” seslerini verir.

gelme

 > gelme ,    

alca

 > alça ,    

kin

 > kin

u

 damgası, ince damgalı sözcüklerde kullanılır. İlk seslemde “ö” sesini verirken sonraki seslemlerde “ü” sesine dönüşür.

olum

 > ölüm ,   

gozel

 > közel (güzel)

o

 damgası, kalın damgalı sözcüklerde kullanılır. İlk seslemde “o” sesini verirken sonraki seslemlerde “u” sesine dönüşür.

oran

 > oran ,   

os

 > os (akıl)
Ünlü kullanımı Latin abecesinde olduğu gibidir ançıp kimi özgün özelliklerinden ötürü bazen yazılmasına gerek duyulmaz.
Örneğin sözcükteki ünlülerin tümü “a” sesini içeriyorsa, bir tike “a” yazılır, sonraki gelenler yazılmaz.

kalacak

 (kalacak),   

kelecek

 (kelecek)
Bazende “dudak benzeşmesi” ile hangi ünlü geleceğini bildiğimizden, o ünlüyü kullanmayız.

barsil

 (baarsıl, “varsıl : zengin”)
Bu örnekte 

i

 sesini kullanmadık. Çünkü dudak benzeşmesi ile 

‘dan soñra 

i

 geleceğini biliyorduk. “E şimdi, ben onu ‘baarsal” diye de okuyabilirdim” diyebilirsiniz ançıp bildiğiniz üzere “baarsal” diye bir sözcüğümüz yok. Bu abeceninde böyle bir özelliği var; dilde olmayan sözcükleri ulayı yad sözcükleri kolay kolay hatta bazen hiç yazamıyorsunuz.
“ö” ile “o” ünlüleri yalnızca ilk seslemde (hecede) kullanılır, sonraki seslemlerde “u/ü” sesine dönüşür. Yine, sözcüğün ilk sesleminde olan ünlüyü gördükten sonra, ardının ne olacağını bildiğimizden ünlüleri yazmayız.

opucuk

 (öpücük) ,   

konum

 (konum)
Kimi zamanda, aldığı ek ayrık olduğundan dudak benzeşmesi dışında kalır.

gozel

 (közel > köz + el)
”ö” ünlüsü ile başladı ”ü” ile biter” diye düşünebilirsiniz ançıp sözcük “közül” olur ki böyle bir sözcük dilde yoktur. Bu nedenle karıştırma gibi bir durum olmaz.
Ünsüzlerin kullanımı
Başlarında ünlü olması, o sözcüğün uzun ünlülü olduğunu belirtir.

aat

 > aat (ad / isim)
Bize sıra dışı gelecek kurallardan biride seslemli (heceli) yazılıştır. Bu kuralı iyi bilmek gerekiyor, yoksa birçok sözcüğü karıştıracağınızdan kuşkum yok.
Sözcükleri yazarken, iyi bir biçimde seslemlerine (hecelerine) ayırmanız gerekiyor. Örneğin “kättim (gittim)” sözcüğünü ele alırsak;

kettim

 diye yazılır. “Bunu kätitim diye okumayacak mıyız?” diyenler olacaktır. Ancak yanılacaklardır. Çünkü “kä – ti – tim” diye seslemlemiyor, “kät – tim” diyoruz. Demek ki seslemimiz kät , ikinci seslemimiz ise tim‘dir, birlikte okuyunca “kättim” olur. Eğer “kätitim” yazılmak isteniyorsa, araya bir “i” damgasının daha eklenmesi gerekiyor; 

ketitim

.
Bir başka örnek olarak “yorgan”ı verelim. 

yorgan

 biçiminde yazılır, “yoragan” ile karıştırılabilir. Ancak seslemlerimiz “yor – gan” olduğundan sorun yok. “Yoragan” yazmak isteyen araya bir “a” damgası daha eklemelidir; 

yoragan

Bilmenizde yarar olacak bir başka örnek sözcük; “Tengrim – 

tengrim


Dudak benzeşmesi kuralından sondaki “i” tamgasının yazılmasına gerek yok gibi duruyor ançıp bunu yapmak yanlış olur. Çünkü kök sözcük, “Tengri”dir, sonuna ise iyelik eki “m” gelmiştir. Bu yüzden “Tengri” olduğu gibi yazılır, “m” eki ise sonuna eklenir.
Konunun iyice kavranması için bir başka örnek olarak “Türkçesi” sözcüğünü inceleyelim. Bu sözcüğü yazarken sırasıyla şunları yapacağız;
> Kök sözcük olan 

turuk

 “Türk” yazılır,
>  

ce

 “-çe” eki eklenir,  

turkce

 “Türkçe” olur.

si

 “-si” eki gelir,

turukcesi

 “Türkçesi” olur
Seslemler “Türk – çe – si” olarak ayrılacağından “Türk – çes – i” diye bir ayırma yanlış olur.

turukcsi

 (yanlış), – 

turukcesi

 (doğru)

ce Yazım Örnekleri
Tengrim – tengrim
 Türkçe –   turkce
Türk –   turuk 
 Damlanın edebi halleri


İlave edebi haller: ”Bilge Kağan Yazıtı”, ”Kül Tigin Yazıtı”, Tonyukuk Yazıtı” …

Öneriler

  1. Kitap: ”Göktürk Yazısı ve Orhun Türkçesi​” /Yavuz Tanyeri/ (İdefix.com, Kitap Yurdu, Amazon…) [Araştırma – İnceleme Dizini]
  2. Uygulama: ”Bilgitay Orhun Yazıcısı” /Dr. Yusuf Alper Kılıç/ (bilgitay.net/orhun/) [İnternet Site Uygulaması] 
  3. Uygulama: ”Göktürk Alfabesi Kılavuzu” /Erkan TheCloud/ (Google Play) [Android Uygulaması] ⇒
  4. Uygulama: ”Göktürkçe Sözcük” /Cengiz Tezel/ (Google Play) [Android Uygulaması] ⇒
  5. Uygulama:  ”Gök-Türk Alfabesi” /Hoguma Entertainment/ (Google Play) [Android Uygulaması] ⇒

Neden Göktürkçe Öğrenilmeli?

Yazıt ve tarihi Türk belgelerinin okunması açısından ve ayrıca Türk’ün öz alfabesinin, dilinin bilinmesi önem arz ettiği için öğrenilmelidir. Çünkü;

  1. ilk kullanılan abecemizdir.
  2. dili sevdirir.
  3. her harfin bir öyküsü vardır.
  4. öğrenmesi kolaydır.
  5. estetiklik kazandırır.
  6. aşkınızı Göktürkçe yazarak aşkınıza özel bir değer ve anlam katabilirsiniz.
  7. hat sanatına gayet uygundur.
  8. ücretsiz eğitimleri bulunur.

Dış Bağlantılar

  1. Facebook: Göktürkçe Öğreniyorum.
  2. Göktürkçe Otag
  3. Göktürkçe Blog
  4. Türkçesi Varken
  5. Göktürkçe Otag Sözlük

Please enter correct URL of your document.