J. W. von Goethe ”Faust” – Trajedik Drama

Kitap iki bölümden oluşmaktadır. 

1. Bölüm; Sadelik hakimdir, olaylar tek bir motif etrafında geçmektedir. Anlaşılması büyük zorluk göstermez.

2. Bölüm; Bir bütünlük kurmak zordur, ilişkilendirmek çok zordur. Birden farklı motif ve karakter ön plandadır.

Faust, bilgi ihtirası içinde kıvranan karamsar bir tipi anlatır. Bilim uğruna ömrünü harcamış, nefsine bütün dünya hazlarını yasak etmiş ve tam anlamıyla yasak bir ömür geçirmiş olmasına rağmen, amacına ulaşamamış olmanın ızdırabı içindedir. Bu hal içinde şeytana teslim olduktan sonra, onun akibeti çeşitli Faust efsanelerinde türlü türlü gösterilmiş ve dünyaya beyan edilmiştir. 

Mefistofeles; Şeytan denilebilir. Mefisto sadece kötülükleri sürükleyen bir hüviyet olmakla kalmaz, aynı zamanda bir çeşit Azrail rolünü de üstlenmektedir. 

Yazarın neredeyse tüm yaşamı boyunca yazarak tamamladığı bir yapıttır. Urfaust adıyla on sekiz yaşında başladığı oyunu, Faust I ve Faust II adıyla iki büyük bölüm halinde kaleme alarak seksen üç yaşında ölümünden kısa bir süre önce bitirebilmiştir. 

Baş kahraman Faust, felsefeyi, tıbbı, doğa bilimlerini, teolojiyi araştırmış, gençlik ve olgunluk çağını yeryüzünün sırlarını çözmek için tüketmiştir. Bu anlayışı şeytanı (Mefistofeles)  rahatsız etmektedir. 

Kitabın konusu: Şeytanla iddiaya giren adamın öyküsü.

Türü: Drama, bir nevi trajedi tiyatro eseridir. Aynı zamanda piyes olma özelliği de vardır. 

Sayfa sayısı: 320 / 330

Baş kahraman: Yazar Goethe’den yıllar önce yaşamış Johann Faustus (D. 1480 – Knittlingen, Ö. 1540 – Straufen-Brugrau.) adlı kişinin gerçek yaşam öyküsünden esinlenilerek oluşturulmuş ”Heinrich Faust” adlı kahramandır.

Kapak tasarımı: Birden fazla kapak tasarımı bulunmaktadır. Maalesef birçoğu da kitabın ve bu muazzam eserin ana fikrini, içeriğini tam anlamıyla verememektedir. 

Arka kapak yazısı: Bazılarında yazar hakkında kısa bilgi verilirken, bazılarında ise çok kısa biçimde kitabın  konusuna değinilmiştir. 

Çevirmenler: Klasik kitap oluşundan birçok çevirmen tarafından ele alınmıştır. Başlıca çevirmenler; Vasfi Mahir KOCATÜRK, İsmet Zeki EYUBOĞLU… 

Seslendiği hedef kitle: Felsefi ve mitolojik bilgiler içerdiğinden her kesime hitap eden bir eser değildir. Aslında tüm insanlığı ilgilendiren bir eser olsa da anlaşılması hususunda  belli bir bilgi, birikime sahip belli yaş üstü kişilerce ancak anlaşılabilmektedir. 

Özet


Tiyatro müdürü,  sahnelenecek bir oyun üzerinde ozan ve palyaço ile konuşmaktadır. Fakat müdür, palyaço ve ozanın aralarında görüş ayrılıkları vardır. Tiyatro müdürü, sahnelenecek oyunun se­yirciyi merak ettirecek olaylardan oluşması gerektiği söylerken doyurmalıdır. Ozan ise kusursuz bir yapıtın, uzun yılların ve emeğin sonu­cunda olunabileceğini düşünmektedir. Seyircinin beklentisi ona göre yeterli değildir Palyaço ise seyircinin sadece eğlen­ceyi istediğine inanmaktadır.

Oyun, gökyüzünde İsrafil, Cebra­il, Mikail ve Mefistofeles arasında bir diyolog ile başlar.  Konuşmalardan Mefistofeles’in şeytan olduğu an­laşılır. Konuşmaya Tanrı da katılmıştır. Mefistofeles, Tanrı ile bir yarışa girmiştir. Mefisto bir insanı yoldan çıkartacaktır.  Faust’un arayışları Şeytan Mefistofeles’i rahatsız etmektedir. Çünkü pek çok insanı felaketlerle yok etmesine, pek çok insanı dünyasal hazlarla uçuruma düşürmesine karşın, yeryüzündeki Faust adındaki doktor, akıl ve bilgi ile kendisine direnmektedir. Şeytan Faust’u  baştan çıkartacağını onu asli kaynağından uzaklaştırıp, sapıklığa sürükleyebileceğini iddia etmektedir. Tanrı ise, insanın yaradılış itibarı ile iyi olduğunu ve yeryüzünde bir gaye için çalışırken yanılabileceğini, fakat şeytan araya girse bile yine kendi ruhunun iyiliği sayesinde doğru yolu bulabileceğini bilmektedir.

Faust bir odada tek başına oturmaktadır. Başkahraman Faust, felsefeyi, tıbbı, doğa bilimlerini, teolojiyi araştırmış, gençlik ve olgunluk çağını yeryüzünün sırlarını çözmek için tüketmiştir. Heinrich Faust, bir bilim adamı olarak hayatının amaçlarına ulaşamadığını ve hayatını dolu bir şekilde yaşamayı beceremediğine kanaat getirmiştir.  Bu yüzden, öğrencilere anlatacak bir şeyinin kalmadığına vehmetmektedir. Ayrıca huzurunu yitirmiştir. İlahî olana karşı şüphe içinde­dir ve bu boşluğu doldurmak için büyülerle ilgilen­mektedir. Faust, bütün bilimleri tahsil edip bitirmiştir. Fakat gerçeği bulma yolunda bütün bu bildiği şeyler kendisini bir adım bile ileriye götürmemiştir. Hâlbuki gerçekleri anlamak ve bilmek arzusundadır. Böylece son umut olarak, kendisini büyücülüğe vermiş ve Ruh kuvveti sayesinde arzu ettiği bilgileri elde edebileceğini ummaktadır.

Nosrtadamus’un el yazma kitaplarını açmış, doğayı nasıl kavrayabileceğini düşünmektedir. Doğa ruhunun işaretini söyleyin­ce gizemli bir ruh ortaya çıkar. Ruh onun kendisine benzeme­diğini söyler. Aralarındaki konuşmayı duyan Wagner içeri gi­rer. Faust’un bir tirad okuduğunu zannetmiştir. Fakat Faust, Tanrı’yı, var­lığın anlamını sorgulamakla meşguldür.  Paskalya kutlamalarının oldu­ğu o gün, o, Hıristiyanlıktan da uzaklaşmış iç huzurunu yitirmiş, ilahi kuvvetlere olan bağlılıklarında da şüphelere kapılmış bir durumdadır..
Paskalya günü şehirdeki herkes eğlen­mek için törenlere gelmiştir. Herkes eğlenmeyi hayal etmektedir­ler. Faust ve Wagner de bu kalabalığa katılmıştır. Halk, çok sevdikleri Dr Faust’u doktoru içlerinde görmekten çok mutludur. Halk Faust’un doktor olan babasını da çok sevmektedir. Ve hem ona hem de babasına olan sevgilerini dile getiriler. Oysa Faust çok üzgündür. Ona göre babası pek çok kişinin ölümüne neden olmuştur. Wagner’le bunları konuşurken garip bir köpeğin onları izlediğini fark ederler.
Faust, bu köpek ile çalışma odasına kadar girer. İncil’i açıp okumaya başlar. Fakat İncil’i okududukça şüpheler içinde kıvrandığını hissetmektedir. Faust, büyücülükle uğraşırken, alışılmış şekilde, ruh çağırmaya başlar. Bu esnada onunla içeri kadar gelen köpek bir öğrenci kılığına bürünür. Faust, onun kötü bir ruh olduğunu anlamıştır.

Önce köpek, sonra öğrenci kılığına bürünen varlık, Tanrı ile bir insanı yoldan çıkarma anlaşması yapan Mefistofeles’tenin ta kendisidir.  Mefistofeles, Faust’la konu­şarak onu kandırmaya başlar.” Mefistofeles onu haz ve eylem­lere sürükleyebileceğini ve mutlu anlar yaşatabileceğini, bunu yapmak içinde arzu ettiği her yere götürebileceğini söy­ler. Fakat tüm bunların karşılığında bir şartı vardır. Mefistofeles, onun bilgi hastalığından kalbini kurtaracak, yaşatacağı en güzel hazlar karşısında Faust “Dur ey zaman, ne güzelsin!” diyecek olursa iddiayı Mefistofeles kazanmış olacaktır.

Faust, onu kandırabilirse ve tekrar eskisi gibi hayattan zevk almasını sağlayabilirse ikilemler arasında kalmaktan onu kurtarabilirse ruhunu şeytana satacağına dair söz verir. Şeytan ise Faust’u tekrar hayata bağlayacağını, beşeri zevk ve hazlarda tekrar anlam bulabilecek hale getireceğini iddia eder. Ve bu pazarlığa dayalı olarak bir anlaşmaya varırılar. Fakat Mefistofeles ondan kanla yazılmış yazılı bir anlaşma istemektedir. Nihayet aralarında bir sözleşme yapılır. Faust der ki; beni istediğin yere götür. Eğer bir an gelip ben, zamana, “dur geçme, ne kadar güzelsin” diyecek kadar bir mutluluk duyarsam, artık ölmeye razı olurum.
Mefistofeles önce akıl ve bilimi bırakmasını ister ve çalışma odasından birlikte ayrılırlar. Faust hazırlanmak için gittiğinde odaya gelen bir öğrenciyi Mefisto­feles kısa sürede kandırır ve onu yoldan çıkarır. Mefisto, mel’un teşebbüslerine başlar. Faust’u küçük ve büyük âlemlerde dolaştırır. Sefil meyhanelerden, en lüks saraylara kadar her yeri gezdirir. Bir taraftan da Faust’u türlü içkilere alıştırır

 Faust ve Mefistofeles pelerinlerini açar ve uçarak bir mey­haneye giderler. Mefistofeles oradaki insanların nefislerini kullanarak onlara en iyi içki ve şarap mahzenlerini gösterir. Gerçekte bir hayal olan bu gö­rüntülere ellerini uzattıklarında görüntüler ateş olur; çünkü cehennemden gelmişlerdir.
Meyhaneden sonra Şeytan onu cadıların kazan kaynattıkları bir mutfağa götürmüştür. Şeytan cadıların kazanlarında kaynattıkları iksiri içerse otuz yaş gençleşeceğini söyler. Faust 30 yıl önceki gibi kendini dinç hissetmek için bu kazanda kaynatılan iksiri içmek zorun­dadır. Faust orada bulunan büyülü bir aynada arzularını ha­rekete geçiren bir kadın hayali görür ve Şeytanın önerdiği sihirli iksir içmek zorunda kalır.  İksiri içtikten sonra bütün kadınları çok güzel görmeye başlar. Mefisto onu yoldan çıkarmaya başlamıştır.
İksiri içtikten sonra Faust Caddede gezen Margarete’i görür ve onu çok güzel bulur. Faust Maregret’in yanına yaklaşarak ona eşlik etmek istediğini söyler.  Ahlaklı bir kız olan Margarete bu teklifi kabul etmez ve Faust’u reddeder. Faust, Mefisto-feles’e o kızı kendisine ayarlamasını söyler. Mefistofeles, bu­nun zaman alacağını; çünkü kızın dindar olduğunu bunu başarmanın çok da kolay olmadığını söyler.

Fakat Faust, tamamen beşeri,  arzularının esiri olmuş durumdadır. Mefistofeles, Margarete’i baştan çıkarmak için çok pahalı bir mücevheri gösterişli bir kutu içinde genç kızın dolabına koyar. Fakir bir kız olan Margarete mücevheri görünce hayretler içinde kalır. Mücevherleri ki­min koyduğunu anlayamaz. Önce nefsine çok hoş gelmiş ve mücevheri takmıştır. Fakat inançlarının zorlaması ile bunu annesine anlatır. Margaret’in annesi çok dindar bir kadındır. Sahibi belli olmayan bu mücevheri kullanmalarının doğru olamayacağını düşünerek mücevheri ait oldukları kiliseye götürüp bağışlar.

Bu arada Margaret de, Faust’u unutamamaktadır. Onun çok yakışıklı olduğunu düşün­mektedir. Mefistofeles, Faust’u gençleştirmiş ve ona aşk duygusunu tattırmıştır. Böylece Faust’un  “Dur ey zaman, ne güzelsin!” demesini ummaktadır.

Margarete’e yeni bir mücevher daha gelmiştir. Komşusu Marthe’nın yanına gider ve bu sefer mücevherleri vermek is­temediğini anlatır. MÜücehveri Marta’ya bırakacak, annesine vermeyecek, Onun evine gelip canı isteyince mücevher­leri takacaktır. Mücehverlerin yüzünden Margaret’te  da yavaş yavaş yoldan çıkmaktadır. Bu ara­da Mefistofeles, Marthe’nın evine gelir. Ona kocasının öldü­ğünü söyler. Şahit olarak da arkadaşı Faust’u getirecektir. Ka­dına sadece ölüm yalanını uydurmakla kalmaz, kocasının onu aldattığını da söyler.

Şeytanın her tütlü çabasına karşın Faust, şeytanın söylemesini istediği sözü ve Mefistofeles’in beklediği cevabı vermekte direnmektedir.  
Akşam, olunca Mefistofeles ve Faust güya şahitlik yap­mak için Marthe’nın evine giderler. Faust, Margarete’i kandırır. Ona onu sevdiğini söyler. Kız da masum duygularla bu aşka karşılık verir. Bu yüzden rahatça baş başa kalabilmeleri Şeytanın önerinse uyarak annesinin fincanına Faust’un verdiği zehiri damlatır. Kadıncağız ölür.

Faust, bir süre sonra Margarete’e sahip olur. Fakat arzularını yenemeyen Faust, bütün insani değerlerini kaybetmediğinden vicdan azabı duyar. Margarete’in kirlendiğini ve bir de çocuk beklediğini ağabeyi öğrenir. Margaret, Faust’dan olan çocuğunu boğar. BMefistofeles, Faust’la Margarete’in abisinin yan yana gelme­sine sebep olur ve Faust’a zorla onu öldürtür. Böylece Faust’un eli kana bulanır.
Faust, şeytan yüzünden her çeşit kötülüğü yapmıştır. Kendini kötü hissetmektedir. Margarete’in hapiste olduğunu ve idam edileceğini öğrenir. Onu kurtarmak için Mefistofeles’le bulun­duğu hücreye giderler. Margarete, yaşadığı olaylardan sonra yarı deli hâlinde, pişmanlık içinde kıvranmakta, günahlarının bağışlanması için Allah’a dua etmektedir. Faust’la gelmeye­ceğini, günahlarının cezasını bu dünyada çekmek istediğini söyler. Melekler, Margarete’in yüce katta kurtulduğunu söy­lerler. Faust şeytanla birlikte oradan ayrılır.

Mefisto onu Yunan güzeli Helena ile de tanıştırır.  Faust ona da aşık olur. Fakat aradığı mutluluğu Helena’da da bulamaz. Nihayet İncil’in bir sözüne göre düşünmeye başlar. Yani yaradılışın ilk eseri “söz” müdür, “anlam” mıdır, “faaliyet” midir? Faust beşeri mutluluğu faaliyette bulmuştur.

Bir bataklık sahayı bayındır haline getirmeyi tasarladığı anda bir nevi murada erer ve zamana “dur geçme, çok güzelsin” der.

Konu


Yaşamın anlamını arayan inançları ve kendisi hakkında kuşkulara kapılan, Hukuk, felsefe, tıp ve ilahiyatla ilgilenen, dokto­rasını yeni bitirmiş hayattan ve beşeri hazlardan ümidini kesmiş bir bilim adamının Şeytanla pazarlığa girişmesi, gençliğinde var olan huzur ve manevi sükûnu bulması ve inançlarının yeniden sağlamlaşması adına ruhunu şeytana satmayı kabul etmesidir.  Faust yeniden kendini bulabilirse ruhunu şeytana satacağına dair söz vermiştir. Şeytan ise ona gençliğini vererek onu beşeri hazların peşinden koşan bir insan haline getirecektir.
Oyunun başkahramanı Faust, felsefeyi, tıbbı, doğa bilimlerini, teolojiyi araştırmış, gençlik ve olgunluk çağını yeryüzünün sırlarını çözmek için tüketmiştir. Heinrich Faust, bir bilim adamı olarak hayatının amaçlarına ulaşamadığını ve hayatını dolu bir şekilde yaşamayı beceremediğini anlar. Bu memnuniyetsizlik ve huzursuzluktan kendini kurtarmayı başarırsa, ruhunu şeytana satacağına dair ona söz verir. Bunu duyan Şeytan Mefisto hemen ona gözünür ve bir pazarlık yaparlar.

Şeytan onu tekrar hayata bağlayabilirse ruhunu Şeytana satacaktır. Şeytan,  Faust’u gençleştirerek dünyayı gezdirmeye götürür.  Gretchen olarak adlandırılan genç Margarete ile olan aşkı için Faust’a yardım eder. Faust’un bu arayışı Şeytan’ı (Mefistofeles) rahatsız etmektedir. Çünkü pek çok insanı felaketlerle yok etmesine, pek çok insanı dünyasal hazlarla uçuruma düşürmesine karşın, yeryüzündeki Faust adındaki doktor, akıl ve bilgi ile kendisine direnmektedir. Tanrı’dan Faust’u doğru yoldan çıkarmak için izin isteyen Mefistofeles,onun bunalımlar içinde olduğu bir gece karşısına çıkar ve Faust’a dünya hazlarını vaad eder.Bir iddiaya girerler. Mefistofeles, onun bilgi hastalığından kalbini kurtaracak, yaşatacağı en güzel hazlar karşısında Faust “Dur ey zaman, ne güzelsin!” diyecek olursa iddiayı Mefistofeles kazanmış olacaktır. Mefistofeles, Faust’u gençleştirir ve ona aşk duygusunu tattırır. Faust, bu duyguyu sadece Gretchen adlı genç bir kızdan çok ötede Helene idealine kadar hissedecek, ama her şeye karşın Mefistofeles’e beklediği cevabı vermemekte diretecektir.

Kişiler


Faust: Hukuk, felsefe, tıp ve ilahiyatla ilgilenen, dokto­rasını yeni bitirmiş bir hayattan ve beşeri hazlardan ümidini kesmiş bir bilim adamıdır. Ayrıca İlahi düşüncelere ve dine karşı şüphelere de kapılmıştır.  Gençliğinde var olan huzur ve manevi sükûnu artık kaybetmiştir. Bir bilim adamı olarak amaçlarına ulaşamadığını, hayatı ıskaladığı düşüncesindedir. Heinrich Faust, bir bilim adamı olarak hayatının amaçlarına ulaşamadığını ve hayatını dolu bir şekilde yaşamayı beceremediğini anlar. Bu memnuniyetsizlik ve huzursuzluktan kendini kurtarmayı başarırsa, ruhunu şeytana satacağına dair söz vermiştir.
Mefistofeles: Faust’u yoldan çıkar­mak için her şeyi deneyen şeytandır. Ona çeşitli biçimlere girerek görünür. Kadın, içki, büyü gibi yöntemlerle insanları Tanrıdan uzaklaştıran, ayağı sakat bir İBLİSTİR. Faus’tu yenemeyeceğini anlayınca hile ile onu aldatır. 
Margarete: Çok duygulu, fakir bir ailenin kızdır. Dinine ve ahlaki kurallara fazlasıyla önem veren; ancak nefsine yenik düştüğü için cezalandırı­lan bir kızdır.
Wagner: Faust’un yakın arkadaşıdır. Saf, duygularıyla hareket eden bir insandır.
Marthe: Kocası yanında olmayan, kendi hâlinde yaşayan, arabulucu fakir bir kadındır. İhtirasları ile Margarete’i de yönlendirir.

Mekan


Bugünkü Almanya’da, Leipzig ya da Harz bölgesinde geçmektedir. Dr Faust burada yaşar fakat şeytanla yolculuğa çıkan Faust onunla birlikte evrenin pek çok köşesine ve farklı zaman dilimleri ile mekânlara girip çıkarlar.

Zaman


Olayın geçtiği zaman ortaçağ dır. Ortaçağ’dan Yeni Çağa geçiş dönemini kapsamaktadır.

Neden Okunmalı?Felsefi ve mitolojik bir bakış açısıyla her insanın yaşamında hissettikleri ve karşılaştıkları ele alınmıştır. Metafizsel olarak farklı bir bilgi ve birikime sahip olmanızı sağlayacak bir eserdir.
Kitabın dili: Orjinal dil, Almanca’dır. Birçok dile çevrilmiştir. Anlatıcı: Tiyatro eseri oluşundan ben tarzı anlatım söz konusudur.
Yazar Hakkında: Johann Wolfgang von GoetheJohann Wolfgang Von Goethe (28 Ağustos 1749, Frankfurt – 22 Mart 1832, Weimar), Alman hezarfen; edebiyatçı , politikacı , ressam ve doğa bilimci. Aynı zamanda çeşitli doğa bilimleri alanlarında araştırmalar yapmış ve yayınlar çıkarmıştır. 1776 yılından itibaren, Weimar dukalığının bakanı olarak çeşitli idari ve siyasi görevlerde bulunmuştur.Goethe, şiir, drama, hikâye (düzyazı ve dörtlük şeklinde), otobiyografik, estetik, sanat ve edebiyat teorisi, ayrıca doğa bilimleri olmak üzere birçok esere imza atmıştır. Bununla birlikte, zengin bir içeriğe sahip olan mektup çeşidi, önemli edebi eserlerindendir. ‘Fırtına ve Coşku’ (Sturm und Drang) döneminin en önemli öncüsü ve temsilcisi olmuştur. 1774 yılında ‘Genç Werther’in Acıları’ adlı eseri ile bütün Avrupa’da ün yapmıştır. Daha sonra, 1790 yılından itibaren, Friedrich Schiller ile birlikte ortak ve dönüşümlü bir şekilde, içeriksel ve biçimsel olarak, Antik kültür anlayışı üzerinde yoğunlaşarak, Weimar Klasik’in en önemli temsilcisi olmuştur. Goethe, aynı zamanda, yurtdışında da Alman edebiyatı’nın temsilcisi olarak kabul edilmiştir.Değeri, ölümünden sonra azalmaya başladığı sıralarda, Goethe, 1871 yılından itibaren, Alman ulusal kimliğiyle, Alman Kraliyet’inde taçlandırılmıştır. Sadece eserlerine yönelik değil, aynı zamanda örnek alınacak yaşantısına yönelik de bir hayranlık oluşmuştur. Goethe, bugüne kadar, en önemli Alman edebiyatçı olarak kabul edilmiş, eserleri ise dünya edebiyatı zirvesinde yerini almıştır.
Dış Bağlantılar: Vikipedia | 
Bu eser bazı ilimleri, kavram ve bilgileri bilmeyi gerektiriyor.
Bu eseri okumadan evvel; Yunan mitolojisi, teoloji, alman kültür tarihi, Faust efsanesi, doğa bilimleri, metafizik, felsefe ve psikoloji ilimleri öğrenilmelidir. Ayrıca İncil ve Kur’an-ı Kerim’den de bazı bilgilere sahip olunmalıdır. Yunan mitolojisinde özellikle Truva destanı incelenmelidir. 

Kaynakça


  • Faust Oyun Broşürü, Önder Paker, “Faust`u Sahnelerken”, 2005.
  • Faust, Johann Wolfgang von Goethe, Oda Yayınları;İstanbul, 2001.
  • Faust Hakkında bir yazı – TURGENYEV, Çeviren: Oğuz PELTEK.sevgiadasi.com/faust-hakkinda-bir-yazi-turgenyev.
  • Dipnot: tr.wikipedia.org, de.wikipedia.org, gutenberg.spiegel.de, inhaltsangabe.de,

Tefsirleri


Tetikleyiciler:

Silikon Kalıp Modelleri

Sarılan Çift Ham Biblo

Sarılan Çift Ham Biblo, dekoratif amaçlı üretilmiş heykel biblodur. Kartonpiyer alçısı veya özel formüllü taş tozundan üretilmektedir. Boyasız – Ham

Tealight Mumluk Gümüş Renk

Gümüş renk 2’li Tealight Mumluk, toplam 2 adet tealight model mumluktan oluşur.  Ölçüleri Genişlik: 9 Cm, Yükseklik: 2 Cm. Ev

Özel Silikon Kalıp Üretim ve Döküm Seti (Sana Özel Silikon Kalıp Üretimi)

Kişiselleştirebileceğiniz ihtiyaca uygun özel silikon kalıp üretiyoruz.

Daha Fazlası: Kalıp Vitrini Silikon Kalıp Üretim Atölyesi

Accordion Reklam

Rastgelelik Accordion Reklam daha önce eşi benzeri görülmeyen reklam deneyimi sunar. Daha fazla açıklama ve bilgi sunma imkanına sahiptir. Anahtar kelimeye link verme olanağına sahiptir. 

Senin de Reklamın Yayınlansın

Sen de bu alanda Accordion modunda reklam yayınlatabilirsiniz. Reklam başlığı, içerik açıklaması ve anahtar kelimelere link çıkışı yaptırabilirsin. Hemen Reklam Ver